16 Ocak 2012 Pazartesi

Cuma günüyle okuldan kesitleer

Cuma günü, son bir kaç haftayla aynıydı.Bencil ile küsmüştüm.3 yıldır tanışıyoruz aslında, ama 1 yıldır gerçekten çok yakındık. Bazı "trip"lerimden dolayı sıkılmış hanımefendi. Aslında olay öyle değil; bu Bencil'in hep sorunları vardı, sevdiği çocuk, dersleri, ve son 1 aydır çıktığı çocuk. Ben her zaman yanındaydım, ona destek oldum. Ki sizde bilirsiniz ki yani tahmin edersiniz ki, kaybettim. O beni kaybetti diyebiliriz. 

Bencil, sevdiği çocuğu sadece internette görmesi, ve S'nin (Bencil'in yakın arkadaşı benim de uzun sayılmayan bir süre önce önündeki sıfatı atmış bir arkadaşım.) dershanesinden olmasının verdiği üzüntüyle her yanıma gelip ağladığında onu teselli ettim; keşke yapmasaydım. Bencil, derslerini boşladığında ona düzenli çalışması etütlere katılması hakkında konuştum; keşke yapmasaydım. Bencil, çıktığı çocuk olduğunda; yapmasaydım diyemeyeceğim. Yapacak hiç bir şeyim kalmamıştı. Çünkü o mutluydu, onu gerçekten seven yakışıklı, uzun boylu onun için neredeyse okuldan atılacak bir sevgilisi vardı. Ağlayacak vakti olmadığından, her tenefüs bir araya geliyorlar, gülüşüyorlar. Kıskanıyor muyum? Tabiki hayır. Onun mutlu olması benim de mutlu olmam demekti. Sevgilisi de benim iyi anlaştığım birisi zaten.İşte biz birbirimize o kadar yakındık ki, her şeyimizi birbirimize anlattık birbirimize söyledik.Ama hep benim omzumda o ağladı. Ben üzüntülerimi anlattığımda o yine "ben,ben,ben" dedi çünkü o "Bencil"di.Ona bu ismi vermemin sebebi de buydu. Şuan öyle bir haldeyiz ki. 

Cuma günü alt komşumuzun kızı "pottik" ile okula gidiyorduk. Doğduğumuzdan beri tanışırız, ona ben böyle derim. Adını bile unuttuğum zamanlar oluyor "pottiğiiim, pottik" der dururum ona. Her şeyim gibidir benim. Bir de alt katta kuzenim oturur. Halamın kızı, ona karamsar diyelim. Hani o böyle metal dinleyen, insanlarla konuşmayan birisi değildir. Tam tersi saçma saçma espriler yapar krizlere sokar bizi. Birlikte güler, eğleniriz. "Karamsar" diyorum çünkü gayet güzel olmasına rağmen kendisini çirkin bulur, pottiğimle ben kitaplara gömülmüşken "çok mu çirkinim yea?" der. Ya da "yarın saçımı nasıl yapsam?" gibi sorular sorar. Biz böyleyiz işte aramızda ne söylesek düşüncesi yok.Her iki günde bir üçümüz toplaşır ders bahanesiyle evde yalnız kalır saatlerce çene çalarız. 

Nerelere geldim ya, heh pottiğimle okula gidiyorduk. Işıklarda bekliyoruz, ayrıca bizim okulun caddesinin ışığı bir yanmaz bokum.O sırada Bencil geldi, yine onu çok seviyorum ama o "gergin" olduğu zamanlar dünya etrafında dönüyor sanıyor. 

"Günaydın"
"Günaydın"

Aramızda geçen konuşma bu kadar daha sonra birlikte mi geldik pek kavrayamadım ama tek bir çift laf etmediğimizden eminim sınıfa kadar çıktık.Sınıflarımız farklı ama aynı katta. İşte bende kapı kenarından ikinci sırada, aramızda mesafe bulunan Sivilce tarlası bir kızla oturuyorum. Önümde ise kitap kurdu var. Onunla çok iyi anlaşırım. Kafa birisidir, kitap okumayı çok sever, aynı şeylere güleriz (bu benim için gerçekten önemli, takıntı filan değil tamam mı??) Sınıftaki diğer boklar üçümüzü inek diye tabir etse bile ben böyle olmadığımı biliyorum. Dersleri iyi olan herkes, inek değildir. Ayrıca abartılacak kadar iyi değil derslerim ama olsun. Babam hala beğenmiyor mesela.Neyse işte, sınıfım bu yıl karma oldu içlerinden Seçkini,Gökhan'ı, Kitap kurdunu, Sivilce tarlasını falan severim. Bide dalga konusu olan bir çocuk var cuma günün ki yapılan incelemede omuzlarında bile kıl olduğu ortaya çıktı, az gülmedim ama ha.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder