18 Ocak 2012 Çarşamba

8.sınıflar kokteyli ve herkesin maskesinin düştüğü yer.

Karnelerin verilmesine sadece iki gün kaldı. Dün okula gittiğimde 10 kişiydik. İlk ders bedendi, kartopu savaşı yaptık.Her ne kadar karları arabaların üzerinden toplamak zorunda kalsak ve herkesin benim üzerime üzerime gelse bile çok eğlendik.Kitap kurdu,sivilce tarlası ve bizimkiler ile birlikte üçüncü ders civarında şişe çevirmece oynadık.Lanet olsun neden yalan söyleyemiyorum ki? Maalesef bizim dershanede ki sarışından da bahsetmek zorunda kaldım.Daha sonra öğretmenler derslere girmedi amaan bize bakıp çıktılar.Hademe bile bizi kovdu yinede kaçmadık, çok usluyuz canım ya. Sonra bom oynadık falan filan çok eğlendim sonuç olarak.Ama sınıf arkadaşları işte, ne kadar yetebilir ki? Alışacağım ama kimseye bağlı veya mecbur değilim.Sonra Seçkin dışarıdan kızlara laf attı, biz taş çocukları kestik derken gün bitti.


Bugün, okulun 8.sınıflar için düzenlediği kokteyle katıldık annemle.Aslında çok eğlenceliydi. Şimdi diyeceksiniz sen orada nasıl eğlendin? Bencil ve S ile küssün falan.Sana bir şey söyleyeyim mi? Herkes zannediyor ki ihtiyacı olduklarında ben varım,asla. Kokteyle gitmeden önce Bencil'e kokteyl ile ilgili bir şeyler sordum bana evet,hayır,belki tarzında cevaplar verdi. Ben alttan almaya çalıştım her zaman ki gibi. Artık kimseyle takılmıyormuşmuş sevgilisiyle takılıyormuş.Bende dedim ki sana zaten takılalım demiyorum, aramızdaki soğukluk gitsin diyorum, dedim.Bana olumsuz cevaplar verdi, öyle mi dedim kendi kendime. Bugün onu öyle bir görmezden geldim ki arada gözümün içine bile baktığını farkettim.Blog da Beryl diye bahsedeceğim kız bizim sınıfta, ona bu adı vermemin sebebi masmavi gözlerinin olması. İşte Beryl'i severim,beni gördü Düşünür gel yanımıza dedi. Gittim yanlarında S, onun ikizi ve onların sınıftan bir kaç kişi vardı.Kalorifer peteğinin üzerine oturduk. Okulumuzun makara öğretmenlerinden bir kaç tanesi geldi bizimle muhabbet etti. Sonra şöyle neredeyse 40 cm canonla fotoğraf çekildik öğretmenlerle. Okulun sitesine atılacakmış, heyecan yaptım ahah.


İlk başta bizim getirdiğimiz (kokteyl derken bizim okuldan bahsediyoruz tabi ki yemekleri biz götürdük) yemekler ile karnımızı doyurduk.Ama ne güzeldi mercimek köfteleri, sarmalar, ekler... Oturduk onları yedik bir güzel. Sonra bizi içeri aldılar, konuşma yapmak üzere. Rehber öğretmeni,müdür,dinci,matematikçi... Hepsi sırayla anadolu liseleri, üniversite, verimli çalışma,plan program gibi bir çok konunun üzerinde durarak ailelerimizi bilgilendirdi.Bu uzun sıkıcı konuşmaların ardından her sınıfın başarılı öğrencileri çağırıldığına göre onlara belge verilmesi gerektiğini söyleyerek ailemizden gelen birisiyle sınıf sınıf kürsüye çıkartılarak belge verildi ve yine güzelim canonla fotoğraf çekildik.


Tam çıkarken olayı anladım. S bana biraz bahsetti.Meğer o da Bencil ile küsmüş. Bu yüzden böyle davranıyormuş.Ama kimse kusura bakmasın, artık ben böyleyim.Bencil de etrafındaki herkesi teker teker kaybetmeye devam etsin. Sevgilisiyle elbet ayrılacaklar bakalım.O zaman saatlerce üzerinde ağlayacak bir omuz bulamayacak.Bugün dediklerinden sonra tek bir adım dahi atan en adi şerefsiz olsun.


Bizim 6.sınıftan Kacy(cesur,yürekli anlamına geliyor)'den bahsedeyim. Aynı sokakta oturuyoruz. Onun da maskesi yaklaşık bir ay önce falan düştü.Ama şimdi ben dalga geçiyorum filan, bu ciddi bir mesele.Oda S'nin gittiği dershaneye gidiyor. Fark ettim de herkes oraya doluşmuş. Şimdi inanmayacaksınız ama dershaneden para çalmış. Durumları kötü değil kızın ama açıklama olarak "babam kızmasın diye yaptım" diye de itiraf etmiş. Ne alaka? bizde anlamadık vallahi. Artık kimse onunla konuşmuyor,ilgilenmiyor. Bende dahil, ayrıca bir tek onunla kalsa iyi. Bir aralar kendi facebook hesabından sevgilim var diye yutturmuştu bize.Güya Kabataş'a gidiyormuş, dersleri çok iyiymiş bu yüzden facebook hesabı yokmuş, haftada iki gün Kacy'nin yanına geliyormuş, bize göstermiyormuş çünkü hocalar görmesin diye köşelerde konuşuyormuş, dershane de telefonla onunla konuşuyormuş gibi yapıyormuş ama S, telefonun kilitli olduğunu bile görmüş. İşte böyle, tek başına girişte annesini bekledi, kimse konuşmadı onunla. Bende konuşmadım, konuşmamda. Yıllardır aynı sokaktayız  duyunca şok geçirmiştim.


İşte eve döndüğümde anladım ki kimseye bağlanmayacaksın.Hiçbiri ama hiçbiri özel üretim değil. 










16 Ocak 2012 Pazartesi

Cuma günüyle okuldan kesitleer

Cuma günü, son bir kaç haftayla aynıydı.Bencil ile küsmüştüm.3 yıldır tanışıyoruz aslında, ama 1 yıldır gerçekten çok yakındık. Bazı "trip"lerimden dolayı sıkılmış hanımefendi. Aslında olay öyle değil; bu Bencil'in hep sorunları vardı, sevdiği çocuk, dersleri, ve son 1 aydır çıktığı çocuk. Ben her zaman yanındaydım, ona destek oldum. Ki sizde bilirsiniz ki yani tahmin edersiniz ki, kaybettim. O beni kaybetti diyebiliriz. 

Bencil, sevdiği çocuğu sadece internette görmesi, ve S'nin (Bencil'in yakın arkadaşı benim de uzun sayılmayan bir süre önce önündeki sıfatı atmış bir arkadaşım.) dershanesinden olmasının verdiği üzüntüyle her yanıma gelip ağladığında onu teselli ettim; keşke yapmasaydım. Bencil, derslerini boşladığında ona düzenli çalışması etütlere katılması hakkında konuştum; keşke yapmasaydım. Bencil, çıktığı çocuk olduğunda; yapmasaydım diyemeyeceğim. Yapacak hiç bir şeyim kalmamıştı. Çünkü o mutluydu, onu gerçekten seven yakışıklı, uzun boylu onun için neredeyse okuldan atılacak bir sevgilisi vardı. Ağlayacak vakti olmadığından, her tenefüs bir araya geliyorlar, gülüşüyorlar. Kıskanıyor muyum? Tabiki hayır. Onun mutlu olması benim de mutlu olmam demekti. Sevgilisi de benim iyi anlaştığım birisi zaten.İşte biz birbirimize o kadar yakındık ki, her şeyimizi birbirimize anlattık birbirimize söyledik.Ama hep benim omzumda o ağladı. Ben üzüntülerimi anlattığımda o yine "ben,ben,ben" dedi çünkü o "Bencil"di.Ona bu ismi vermemin sebebi de buydu. Şuan öyle bir haldeyiz ki. 

Cuma günü alt komşumuzun kızı "pottik" ile okula gidiyorduk. Doğduğumuzdan beri tanışırız, ona ben böyle derim. Adını bile unuttuğum zamanlar oluyor "pottiğiiim, pottik" der dururum ona. Her şeyim gibidir benim. Bir de alt katta kuzenim oturur. Halamın kızı, ona karamsar diyelim. Hani o böyle metal dinleyen, insanlarla konuşmayan birisi değildir. Tam tersi saçma saçma espriler yapar krizlere sokar bizi. Birlikte güler, eğleniriz. "Karamsar" diyorum çünkü gayet güzel olmasına rağmen kendisini çirkin bulur, pottiğimle ben kitaplara gömülmüşken "çok mu çirkinim yea?" der. Ya da "yarın saçımı nasıl yapsam?" gibi sorular sorar. Biz böyleyiz işte aramızda ne söylesek düşüncesi yok.Her iki günde bir üçümüz toplaşır ders bahanesiyle evde yalnız kalır saatlerce çene çalarız. 

Nerelere geldim ya, heh pottiğimle okula gidiyorduk. Işıklarda bekliyoruz, ayrıca bizim okulun caddesinin ışığı bir yanmaz bokum.O sırada Bencil geldi, yine onu çok seviyorum ama o "gergin" olduğu zamanlar dünya etrafında dönüyor sanıyor. 

"Günaydın"
"Günaydın"

Aramızda geçen konuşma bu kadar daha sonra birlikte mi geldik pek kavrayamadım ama tek bir çift laf etmediğimizden eminim sınıfa kadar çıktık.Sınıflarımız farklı ama aynı katta. İşte bende kapı kenarından ikinci sırada, aramızda mesafe bulunan Sivilce tarlası bir kızla oturuyorum. Önümde ise kitap kurdu var. Onunla çok iyi anlaşırım. Kafa birisidir, kitap okumayı çok sever, aynı şeylere güleriz (bu benim için gerçekten önemli, takıntı filan değil tamam mı??) Sınıftaki diğer boklar üçümüzü inek diye tabir etse bile ben böyle olmadığımı biliyorum. Dersleri iyi olan herkes, inek değildir. Ayrıca abartılacak kadar iyi değil derslerim ama olsun. Babam hala beğenmiyor mesela.Neyse işte, sınıfım bu yıl karma oldu içlerinden Seçkini,Gökhan'ı, Kitap kurdunu, Sivilce tarlasını falan severim. Bide dalga konusu olan bir çocuk var cuma günün ki yapılan incelemede omuzlarında bile kıl olduğu ortaya çıktı, az gülmedim ama ha.